Tarihinden kültürüne, boğazından çarşısına, Galata Meydanından Taksimine kadar her bir değeri ile bir rüyadır İstanbul. Ne anlatmaya kelimeler yeter, ne de şarkılar, şiirler, kitaplar anlatabilmiştir bugüne kadar bu şehrin güzelliğini.
Bir de herkes için başkadır İstanbul. Herkese ifade ettikleri başka, hissettirdikleri başkadır. Ancak herkes için bir hayaldir, herkes için en güzel anılar ve her zaman mutluluk sebebi. Bu yüzden olsa gerek, yoğun bir ziyaretçi trafiğine sahip olan şehir, adeta her fırsatta kaçılan bir kaçamak adresi…
Her zaman çokça zamanımız olmayabilir, hatta belki de sadece bir hafta sonumuz vardır İstanbul’a kaçmak için ama emin olun buna değer. İster ilk kez İstanbul’u görecek olun, ister kendinizi buralı hissedecek kadar çok aşina olun şehrin sokaklarına fark etmez, sizin için çizeceğimiz rota, şehrin güzel atmosferini yaşayıp tadını çıkarmaya yetecektir. Sözü çok uzatmadan sizi keyifli bir İstanbul rotası ile baş başa bırakalım. Unutulmaz İstanbul hatıraları için hazır mısınız?
1. Gün / Cumartesi
Hafta sonu kaçamağınızın ilk gününde yani Cumartesi günü, güne tarihi yarımadadan başlamak yerinde olacaktır. Dünyanın 7 harikasından biri olan ve mimari anlamda da oldukça kıymetli olan Ayasofya ilk durağınız olabilir. Tarihi bazilika, muhteşem süslemeleri, mozaikleri ve göz alıcı mimarisi ile güzel bir başlangıç olacaktır. Ayrıca burada Ayasofya Müzesi’nin dış kısmında II. Sultan Selim’in türbesi de ziyaret edilebilir. Daha sonra ise hemen karşıya, İmparatorluk Camii olarak bilinen Sultan Ahmet Camiine geçebiliriz.
Göz alıcı mavi çinileri bu caminin aynı zamanda Mavi Cami olarak da adlandırılmasına sebep olmuştur ve her bir detayı ile bu güzel kentin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Hem tarihi, hem kültürü, hem de inancı ile şehrin kıymetli noktalarından biridir.
Topkapı sarayı ile devam ederek İmparatorluğun zengin geçmişini keşfedebilirsiniz. Bir Cumartesi sabahının keyifli ziyaret noktalarından biri olan müze, size iyi zaman geçirme fırsatı verecektir.
Tüm bu yolculuğun genel olarak haritası dar bir alanı işaret ediyor gibi görünse de dolu dolu ve anlamlı olacaktır. Öğleni bulacak ve belki de birazcık geçecek olan bu yolculuğu iyi bir yemek ile taçlandırabilirsiniz.
Mesela Eminönü Balıkçıları harika bir seçenek olabilir. Balık keyfi yapıp, biraz dinlendikten sonra ise sizin için eğlenceli bir Kapalı Çarşı gezisi öneriyoruz.
Dünyanın en güzel el işi ürünlerini bulabileceğiniz, adeta dünyanın her yerinden insanın akın ettiği bu çarşı, tüm öğleden sonranızı dahi alabilir. Tarihi yarımadayı keşfetmek istiyorsanız, Kapalı Çarşı bir olmazsa olmazdır. El yapımı halılar, göz alıcı vitrinleri ile ışıldayan kuyumcular, bin bir çeşit deri ürünleri ve daha nicesinin yer aldığı bu çarşı alanı, sadece vitrinlere bakmak isteyenler için dahi eğlenceli bir yolculuk olacaktır. Bir nevi bir müze gezisi gibi düşünmek bile mümkün bu seyahati. Çünkü çok farklı manzaralar ile karşılaşabilir, insan çeşitliliği karşısında şaşırabilirsiniz. Kapalı Çarşı adeta İstanbul’un en önemli merkezlerinden biridir ve bu yüzden de bu büyük şehrin bu noktasındaki gözlenen çeşitlilik yadırganmaz. Yolculuğunuzu keyifli bir alışveriş ile tamamladıktan sonra ise kalacağınız noktaya doğru yol alabilirsiniz.
Yürüme mesafesindeki yerler her zaman ilk tercihiniz olmalıdır. Unutmamak gerek ki, şehirler yürüyerek keşfedilir, otobüsler, metrolar ya da arabalar keşfi kısıtlayıcı olacaktır. Bu sebeple de ilk önce gezeceğim yerlere yakın konaklama seçenekleri için en ucuz İstanbul otelleri nerede bulabilirim diye İnternet’te gezinmeye başladım. Bu konuda bir çok indirimli bilet sitesi bu konuda bana çok yardımcı oldu, bu yüzden burayı yazmadan geçemeyeceğim. :) Sizde bir şeyler almadan önce İnternet’ten ufak bir araştırma yapmanızı öneririm.
Turizm turu yapmak istiyorsanız otelinizi Sultan Ahmet Camii yakınlarından seçebilirsiniz, hem de Gülhane Parkı çevresindeki iyi otelleri tercih edebilirsiniz ki biz öyle yaptık. Bu bölgenin büyüsü öyle güzel ki, sizi günün her saatinde sarıp sarmalayacak, şehrin sıcaklığını her an hissetmenizi sağlayacaktır. Üstelik Pazar günü rotamız da bu noktadan yürüme mesafesinde olacaktır.
2. Gün / Pazar
Pazar günü erkenden otelden ayrılarak Karaköy tarafına geçebilir ve burada iyi bir kahvaltı ile güne başlayabilirsiniz. Keyifli ve dolu dolu bir gün için yeterince enerji topladıktan sonra ise Galata Meydanı’na doğru yol alabilirsiniz. Burada Galata Kulesi tüm güzelliği ile sizi karşılayacak. Kuleye çıkmak için ise her saat uygun olsa da özellikle akşam saatlerini tercih etmenizi öneririz. Buradan Beyoğlu tarafına geçebilir ve Pera Müzesini ziyaret edebilirsiniz. Her bir sokağın bir sanat eseri olduğu ve her bir adımda tarihte yolculuk ediyormuş hissine kapıldığınız bu yolculuğu Çiçek Pasajı, Madame Tassauds İstanbul ile sürdürebilir ve ardından Taksim Meydanı’na doğru yol alabilirsiniz. İstiklal caddesinin kalabalık ama bir o kadar da keyifli atmosferinin tadını çıkarırken bir yandan da pasajlardan alışveriş yapabilir, güzel İstanbul hatıraları toplayabilirsiniz.
Taksim meydanına vardığınızda ise biraz soluklanabilir, bu kalabalığın ve göz alıcı şehrin birlikteliğini seyredebilirsiniz. Bu ara Pazar günü öğlen saatlerine yaklaşmış olacak, belki de bir şeyler atıştıracak bir yerler arıyor olacaksınız. Sizi çok yormayalım ve biz iyi önerilerde bulunalım. Bu bölgede Burger King ve McDonald’s gibi çeşitli alternatifler varken, aynı zamanda Hatay Lezzetlerinden Asya tatlarına kadar farklı mutfaklara sahip restoranlara da ulaşabilirsiniz.
Günün geri kalanında ise Dolmabahçe Sarayı tarafına geçebilir, İsterseniz Beşiktaş’a giderek, boğaz turuna katılabilirsiniz.
Bunun için saatleri kontrol etmeniz gerekecek. Eğer sizin için uygun bir tur varsa, İstanbul’un muhteşem siluetini boğaz turu ile görebilirsiniz. Bu noktada Boğaz turu kadar önem taşıyan bir gezi alternatifi ise Dolmabahçe Sarayı olacaktır. Şehrin en büyük değerlerinden biri olan saray, keyifli bir gezi imkânı sunar. Ayrıca buradaki Milli Saraylar Resim Müzesi de görülmeye değerdir. Nihayet buradaki yolculuğunuz sona erdiğinde ise akşam oluyor ve güneş gözlerden kaybolmaya hazırlanıyor demektir. Yani tam da Galata Kulesi saati gelmiş demektir. Şehrin ışıkları yanmaya başlarken siz de yine İstiklal Caddesi boyunca yol alarak, zamanda yolculuk ediyormuşçasına Galata’ya gelebilirsiniz. Belki de İstanbul’un en sihirli noktasıdır burası. Galata Kulesine çıkmak için bundan daha uygun bir zaman olamaz. Şehrin tüm güzelliklerini ortaya çıkarak ışıklar yanmaya başlarken, güneş de ufuktaki yerini almış olacaktır. Siz ise zamanın durduğunu hissettiğiniz bu noktada İstanbul’un ruhunu içinize çekebilirsiniz. Burada durup bu muhteşem manzarayı seyretmek, günün tüm yorgunluğunu da alacaktır üzerinizden. Daha sonrasında ise bu bölgede akşam yemeği de yiyebilir, keyifli birer kahve de içebilirsiniz. Bunun için pek çok farklı alternatif bu bölgede elinizin altındadır. Çokça seçeneğin olması ise işinizi zorlaştırmaz, aksine kolaylaştırır. Çünkü her biri bu muhteşem atmosferi tamamlayacak niteliktedir.
Belki yorucu bir rota olsa da, çokça yürümek gerekse de gerçekten şehri keşfetmek isteyenler için doğru bir güzergâh olacaktır bu planlama. Çünkü yazının başında da dediğimiz gibi şehirler yürüyerek keşfedilir. Yoksa nerden bileceksiniz ara sokakların muhteşem tarihi manzaralarını ve nerden bileceksiniz pasajlarda karşınıza çıkacak güzellikleri. Tüm bunları yaparken ise birazcık yorulmanız çok doğal. Galata’da akşam kahvenizi yudumlayıp, sevdikleriniz ile İstanbul üzerine keyifli bir sohbet yaptıktan sonra ise otelinize dönebilir ya da evinize dönmek üzere bu güzel şehirden ayrılabilirsiniz. Dolu dolu geçen yolculuk ise gözünüzün arkada kalmasına sebep olabilir. Yani en kısa zamanda yeni bir İstanbul kaçamağı ve yeni bir rota için sizi buralarda görebiliriz.