Milano’ ya sadece bir saat uzaklıktaki tipik İtalyan şehri Torino. Burayı bu kadar seveceğimi düşünmezdim. Meydanları, leziz dondurmaları, Po Nehri, cana yakın halkı, Valentino Parkı, marketteki çeşit çeşit makarnaları ve tabî ki kısa bir erasmus programına katıldığım Torino Üniversitesi ile burada yaşamak istediğime karar kılıyorum.

TORINO TORINOOOOOO

Torino, trüf ve şarap geleneğinin merkezlerinden olan İtalya’nın Piyemonte Bölgesi’nin başkentidir. Milano’nun kuzeyinde yer almaktadır. Şehri ikiye bölen Po Nehri ve çevreleyen Alp dağları ile yaşanılası en güzel yerlerdendir. Torino aslında büyük bir şehir fakat gezilmesi çok kolay çünkü her yer birbirine yakın. Şehir içi tramwaylarla da kolaylıkla istediğiniz yere varabiliyorsunuz. Ben iki hafta içinde üç tane ev değiştimJ) son dakikaya kalınca maalesef aynı yerde iki hafta yer bulamadım ama bu benim avantajıma oldu hem farklı yerlerini de görmüş oldum hem de yeni arkadaşlarımın sayısını artırdımJ) Şimdi artık nereye gidilir gidilmez ustası oldum he he.

Torino Gezilecek Yerler – Neler var, Neler Yok?

Kesinlikle tavsiyem Via Garibaldi ‘ ye yakın bir yerlerde kalmak, yer için ikinci tavsiyemi ilerleyen sayfalarda… Beni okuyun diye şimdi söylemiyorum.

Via Garibaldi

Via Garibaldi, sağlı sollu çokça dükkanın bulunduğu upuzun bir sokak istediğiniz türden her mağazayı burada bulabilirsiniz tabiîiii  ki mottomuz ne? arka sokaklar. Arka sokaklara mutlaka girin orada küçük küçük mağazalar var tam İtalyan tarzı. Neredeyse iki sokakta bir pazar göreceğinizi unutmayın. Genellikle giyim üzerine ama ben bir tane sadece peynir ve el yapımı makarnanın olduğu pazara rastlamıştım. Şölen gibiydi. Ama en ünlüsü ve büyüğü Porto Palazzo isimli pazarı. Haftanın hergünü öğlene, cumartesileri ise akşama kadar açık. Pazar iki bölüme ayrılmış bir caddede sadece kıyafet diğer caddede ise sadece yiyecekler yer alıyor. Cumartesi günleri ise ayrıca balık pazarı da kuruluyor. Şöyle bir fiyatlara baktığımda İstanbul ile neredeyse aynı. Dönelim Via Garibaldi’ ye. Bu caddenin bitimi sizi hemen Piazza Castello’ya çıkaracak. Burası işte herkesin buluşma noktası, Torino’nun kalbi tüm yollar Castello’yaJ) Büyük bir meydan etrafı Belediye Binası, Tiyatro Binası ile çevrili her gün öğleden sonra 16:00 gibi ortaya büyük bir piyano koyuluyor ve müzik şöleni yaşıyorsunuz. Meydanı eğer merkez alırsanız arkanız Via Garibaldi’ de kalacak şekilde sola döndüğünüzde eski Romalıların yaşadığı trafiğin sıfır olduğu bir bölge karşılayacak sizi. İşte Torino’nun en sevdiğim bölgesi. Araba yok, yan yana restaurantlar, taş yollar, küçüçük barlar. Ben buraya neredeyse her gün geldim. Atmosferi çok güzel. Buradan çıkıp yine merkez noktamız Castello’ ya gelirsek sağa dönerseniz Torino’nun ünlüüüüü ve lüks caddesi Via Roma’ ya çıkarsınız. Bologna gibi kemerli sokaklar etrafı sağlı sollu lüks mağazalar.

Via Roma

Diğer bir ünlü caddesi ise Via Roma’nın çaprazında kalan Via Po caddesi ( adını Po nehrinden almış) Sağlı sollu mağazalar, çikolatacılar, kitapçılar, sahaflar ile bu yol sizi büyük Via Po meydanına çıkarıyor.  İtalyan arkadaşım gezdirirken söylemişti  zamanında bu caddenin sağ tarafı zenginler sol tarafı ise yoksullar içinmiş. Ne garip değil mi? Dikkatli bakınca gerçekten de mağazalar sağ tarafta daha güzel. Bu caddenin sonunda ise Avrupa’nın en büyük meydanı olarak bilinen Piazza Vittorio var. Kocaman  bir meydan etrafı restaurantlarla çevrili ben kış sonu gitmiştim çok kalabalık değildi fakat yazın meydan akşamları dolup taşıyormuş. Meydanın hemen başında köşede Caffe Vittorio Veneto diye bir restaurant var. Buranın aperitivosunu mutlaka deneyin. İtalya’ da akşam beşten sonra aperitivo vakti başlar, açık büfede  minik minik yiyeceklere spritz veya şarapla eşlik edilir. Hemen hemen her yerde bulabilirsiniz fakat buranınki gerçekten çok lezzetli  ve  yiyecekler diğer yerlere göre biraz daha çeşitli ve farklı. İçecekle beraber genelde ücret 10 EUR istediğiniz kadar yiyin gari.:))) Meydanın hemen sonu sizi Po Nehri’ne getiriyor. Po Nehri şehri ikiye bölmüş, çevresinde ise ünlü  Valentino Parkı var. İnsanlar yazın güneşlensin diye parkta kumsal alanlar yapmışlar. Valentino parkı,  içinde yemek için küçük büfelerinde bulunduğu, insanların koştuğu, bisiklete bindiği, çimlere yatıp hayal kurduğu veya boş boş etrafına baktığı kocaman bir park. Mutlaka görülecekler listesinde. Gidin yürüyün, oturun kalkın, kahve için ama mutlaka gidin bizde malum öyle parklar yok. Nehirin diğer tarafı Torino’nun zenginlerinin yaşadığı bölge zaten villaları ve bahçeleri görünce anlıyorsunuz çok da zeki olmaya gerek yok. Burada Cappuccini tepesine çıkıp Torino’yu seyredebilirsiniz. Tepeden baktığınızda şehrin silüetini bozan iki çirkin rezidans göreceksiniz onun dışında şehir tipik bir İtalyan şehri.

Po Nehri 

İşte yukarıda daha sonra söyleyeceğimi belirttiğim ikinci kalınacak bölge Po Nehri civarı. Fiyatlar biraz yüksek olsa da burada kalınmalı, sabah parkta yürüyüş, nehre karşı kahve sonra şehrin gürültüsüne gidebilirsiniz. Ben bir hafta böyle yaşadım sabahları parkta keyif  sonra okul sonra İstanbul’ a döndüğümde ağlarım tabi.

Ayrıca gitmenizi tavsiye edeceğim diğer yer ise kulesini neredeyse şehrin her yerinden göreceğiniz artık bir sembol haline gelmiş Cinema Müzesi (Museo Nazionale del Cinema) Özellikle sinema severlerin kesinlikle görmesi gereken bir yapı. İçinde yönetmen koltukları, film makaraları, fotoğraflar, arşivler var da var. Alt katı sinema dünyasını anlatırken üst katında manzaranın keyfini sürebilirsiniz. Müzeyi üç şekilde gezebilirsiniz. Müze+Asansör, sadece müze veya sadece asansör. Fakat burada dikkat etmeniz gereken şey genellikle  önünde uzun kuyruklar var bu nedenle erkenden gidilmeli. Bunun dışında bir de şehrin biraz dışında otomobil müzesi varmış ma ben gidemedim kendilerine.

Torino’da Yeme – İçme

Aynı zamanda kışın da Torino’ ya gidilmeli kayak yapılmalı, kayarak İsviçre’ye geçilmeli. Bi sonraki yazıda gidince inşallah anlatacağımJ)) Torino’ ya gitmişken Kavrulmuş fındık ve kakaounun karışımından oluşan  ünlü çikolataları Gianduiotto (Concoyotto diye okunuyor)  yiyin.

Bunun dışında oraya özgü içeceklerden bol şekerli ve çikolotalı, üstü kremalı Biçerin için ama her yerde değil asıl yeri Al Biçerin. Burası eski Roma bölgesinde ama ben ne zaman gitsem kapalıydı, sabah çok erken gitmek gerekiyormuş ve çok sıra oluyormuş. Bir diğeri ise çok eski cafesi Cafe Fiorio. Zaten içeri girdiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız. İngiliz Kraliyet sarayı gibi garsonları bileJ)) Yine de ben Biçerin’ i sevmedim çokkk tatlı size afiyet olsunJ)

Lazanya yemek isterseniz ki bence isteyin Gerla (1927)’ ye gidin. Yemek ve pasta bölümü ayrı, mekan çok otantik. Burada pestolu lazanya yiyin. Tabakta küçücük görünüyor ama ye ye bitmiyor. Ya tadı o nasıl bir bir şey mutluluk tavan. Buraya gidin mutlaka.

Marketlerine gidin, buzdolabı bölümünde çeşit çeşit makarnaları görünce zaten çıldıracaksınız. Mantarlı, sebzeli, pestolu, fıstıklı ya şekilleri siyah makarna bile var. Bolca parmesan ve pesto sosu alın yiyin yiyin benim gibi kilo alınJ) Patatese benzer makarna göreceksiniz renklisi de oluyor bazen gerçekten patates ama makarna J) Ginocccı ( niyokki diye okunuyor)  Bence deneyin gorgonzola peyniri üzerine eritiliyor ve enerji bombasına dönüyorsunuz. Marketlerden de Alman market olan  Lidl  çok uygun. Belirtmek isterim ki Torino’ da Starbucks, Cafe Nero gibi yerler yok sadece Illy ve Lavazza var yabancı markaları istemiyorlar. Yine belirtmek isterim ki filtre kahve de yok kendisini çok Amerikalı buluyorlarJ)  Americano var ama ben sevemedim. Kahve ve french pressinizi alın da gelin.

Torino’da Gece Hayatı

Gece gezmesine gelirsek bizim Karaköy’ e benzeyen yan yana cafe ve barların sıralandığı San Salvario perşembeden başlıyor kalabalıklaşmaya sokaklar heryer insan gece güzel burada. Ayrıca Biberon diye bir bar var en eski ROM yapan yer. İçeri girin ve için mekanın içi de güzel  eğlenceli…

Torino Fotoğrafları

Torino’da Ulaşım

Gelelim burada ulaşıma. Torino’ da iki tane Tren istasyonu var Porto Nuova ve Porta Susa. Her ikisi de şehirlerarası ulaşım için kullanıyor. Ben hep Porto Nuoava’yı  kullandım. Sürekli istediğiniz şehire tren var.  Çıkışta önünde taxi, tramway durakaları mevcut. Zaten merkeze de çok uzak değil. Torino’ da şehir içi ulaşım için otobüs de tramway da var. Tramway ağı daha geniş. Tek bilet  1, 5 Euro ve 90 dakika geçerli. Günlük almak isterseniz 5 Euro, 2-3 günlük biletlerin fiyatı ise  10 Euro’ya kadar çıkıyor. Eğer uzun süreli kalacaksanız 12 Euro karşılığında haftalık bilet alabilirsiniz.

Kısacası ben Torino’yu çok sevdim. Rahat, huzurlu, diğer birçok şehre göre daha uygun, insanları cana yakın, yardımsever, yemekleri muhteşem, sevimli şehir. Ama her zaman dediğim gibi arka sokaklar, görünmeyen yerler. Sadece yürüyün her seferinde başka güzellik göreceksiniz