Yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğunun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, aynı zamanda padişahın evi olmuş olan Topkapı Sarayı hakkında tüm merak edilenleri sizler için araştırdık.
Fatih Sultan Mehmed’in 1453 yılında İstanbul’u fethetmesinden sonra 1460 yıllarında yapımına başlanan ve 1478 yılında tamamlanan Saray; Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasındaki tarihi İstanbul yarımadasının ucundaki Sarayburnu’nda 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuştur.
Topkapı Sarayı Tarihi
Fatih Sultan Mehmed’den itibaren otuz birinci padişah Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi olarak kullanılmış, aynı zamanda padişahın evi olmuştur. 19. yüzyılın ortalarında hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terk edilmiş olmasına rağmen önemini her zaman korumuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, 3 Nisan 1924 yılında müze haline getirilen ve Cumhuriyet’in ilk müzesi olan Topkapı Sarayı Müzesi, günümüzde yaklaşık 300.000 metrekarelik bir alan kaplamaktadır. Kara tarafından Fatih’in yaptırdığı Sur-i Sultani, deniz tarafından ise Doğu Roma surları ile şehirden ayrılan Topkapı Sarayı, mimari yapıları, koleksiyonları ve yaklaşık 300.000 arşiv belgesi ile dünyanın en büyük saray-müzelerinden biridir.
Topkapı Sarayı Mimari Yapıları
Ayasofya tarafındaki saltanat kapısından girilen ve birbirinden geçilen dört avlu çevresindeki mimari yapılardan oluşmaktadır.
1.Avlu Mimari Yapıları
Saray’ın en geniş avlusu 1. Avludur. Osmanlı padişahları sefere gidiş ve dönüşlerinde, Cuma Selamlığı gibi alaylarda törenlerde bu avludan ihtişamla geçerdi. Bu avlu çeşitli törenler öncesinde ve elçi kabullerinde; yeniçeriler, hizmetliler ve onların atları için bir bekleme alanı olarak kullanılırdı.
Aya İrini
4.yüzyılda inşa edilen Aya İrini Kilisesi, 532 yılında geçirdiği yangın sonrasında Doğu Roma İmparatoru tarafından 548 yılında yeniden yaptırılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra camiye çevrilmediği için mekânın içinde ve dışında çok fazla değişiklik yapılmamış, silah ve ganimetlerin depolandığı yer olarak kullanıldığından “Cebehane” adını almıştır. Yapı, 1908-1940 yılları arasında Askeri Müze olarak kullanılmıştır.
Babüsselam
Padişahtan başka hiç kimsenin atla giremediği bu anıtsal kapı, Saray’ın ana bölümlerine geçit verir. Günümüzde de Müze ziyareti bu kapıdan başlar. Fatih Sultan Mehmed tarafından 1468 yılında yaptırılmıştır. Demir kapı ise 1524’te İsa bin Mehmed tarafından yapılmıştır.
Bâb-ı Hümâyûn
Topkapı Sarayı’nın üç törensel kapısından biri olan ve I. Avlu’ya geçit veren Bâb-ı Hümâyûn, Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478 tarihinde yaptırılmıştır. Üst kat padişahların çeşitli törenleri izlediği bir Hünkâr Kasrı olarak kullanılmıştır.
2.Avlu Mimari Yapıları
Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi ve bir tören alanı olan bu avlu Saray’ın inşası sırasında şekillenmiş, 16. yüzyılda özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde genişletilerek yenilenmiştir. Bu avluya Divan Meydanı veya Adalet Meydanı da denilirdi. Cülus denilen Padişahın tahta çıkış töreni, ordu sefere çıkmadan önce Sancak-ı Şerif’in Sadrazam’a teslim töreni, arefe divanı, bayramlaşma töreni, padişahların cenaze töreni, sipahi ve yeniçerilere üç ayda bir maaşlarının ödenmesi sırasında düzenlenen ulûfe törenleri ve elçi kabulleri bu avluda yapılırdı.
Kubbealtı (Divan-ı Hümayun)
İlk divanhane Fatih Sultan Mehmed döneminde (1451-1481) yapılmış ahşap bir yapıdır. Bugünkü revaklı yapı Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimarbaşı Alaeddin tarafından 1527-29 yıllarında yeniden yaptırılmış, daha sonra çeşitli dönemlerde geçirdiği onarımlarla değişikliğe uğramıştır.
Devlet işlerinin görüşüldüğü Kubbealtı, burada alınan kararların kaleme alındığı Divan-ı Hümayûn kalemleri, kararların yazıldığı defter ve belgelerin arşivlendiği Defterhane olmak üzere üç bölümden oluşur. Divan-ı Hümâyun üyeleri haftanın dört günü toplanırdı. Divan üyeleri olan Sadrazam, kubbealtı vezirleri, Anadolu ve Rumeli kazaskerleri devlet işlerini görüşüp padişaha arz etmek üzere karar alır, davalara bakarlardı. İhtiyaç duyulması halinde Şeyhülislam da toplantılara davet edilirdi.
Adalet Kasrı
Fatih Sultan Mehmed döneminde (1441-46/1451-81) bir kule-köşk olarak yaptırılan kule Kanuni Sultan Süleyman döneminde yenilenmiştir. Sultan II. Mahmud döneminde 1820 yılında yükseltilmiş ve Sultan Abdülaziz döneminde (1861-76) üzerine ampir üslupta bir köşk yaptırılmıştır. Kule, geleneksel saray kulelerinin bir örneği olarak padişahın şehri, sarayı ve özellikle kafesli odasıyla Divan toplantılarını izlemesi için inşa edilmiştir.
Dış Hazine
Üç büyük payanda üzerinde yükselen sekiz kubbeyle örtülü olan
Dış Hazine binası, 19. yüzyıl ortalarına kadar devletin resmi hazinesi olarak kullanılmıştı. Ülke ve eyaletlerden alınan vergiler, ganimetlerden elde edilen gelirler, bunların yanında elçilere giydirilen hil’atlar, ipek ve altın brokardan kaftanlar, samur-vaşak kürkler ve Divanhane’nin eski kayıt defterleri burada saklanır, yeniçeri ve sipahilerin üç ayda bir aldıkları maaşlar (ulûfe), donanma ve sefer giderleri, merkezdeki kamu görevlilerinin aylıkları buradan karşılanırdı.
Zülüflü Baltacılar Ocağı
Zülüflü Baltacılar Ocağı, 15. yüzyılda ordunun yolunu açmak üzere kurulmuştur. Zülüflü Baltacılar sarayda harem ve selamlık kısmının temizlenmesi, padişahın güvenli ve hızlı haberleşme işleri, cülus ve bayram törenlerinde tahtın taşınarak kurulması, eşyaların taşınması, padişah ve ailesinden kişilerin cenazelerinin taşınması gibi işlerden sorumlu olmuşlardır. Ocak mensuplarına verilen “Zülüflü” terimi, başlarına giydikleri sivri serpuşun iki yanından sarkan saç örgüsü benzeri zülüflerden gelmektedir.
Has Ahırlar
Padişah ve enderun ağalarının atları için kullanılan yapı sarayın ilk dönemine tarihlenir. Padişahların az sayıda seçme atlarının barındığı bu ahır, İmrahor denilen yöneticinin sorumluluğundaydı. Has Ahır kapısındaki kitabeden 1736 yılında tümüyle onarıldığı ve Dârü’s-saâde Ağası Beşir Ağa tarafından avluda bulunan eski cami ve hamamın yeniden yaptırıldığı anlaşılır.
Beşir Ağa Camisi ve Hamamı
Has Ahır görevlilerinin kullanımı için Sultan I. Mahmud’un Dârüssaâde Ağası Hacı Beşir Ağa tarafından 1736’da yaptırılmıştır. Geç klasik üsluptaki fevkani (yerden yükseltilmiş) caminin duvarları 18. yüzyıl modasına uygun olarak taş-tuğla duvar örgüsü taklidi sıvalarla kaplanmıştır. Tek minarelidir. Tüm ahşap aksamı ve mahfili yenilenmiştir. Erken barok üslupta vitrayları ve mermer mihrabı orijinaldir. Güneyden yapıya bağlanan hamam iki kubbelidir.
Saray Mutfakları
Padişah, enderun ve Harem halkına hizmet veren saray mutfakları II. Avlu’ya revakların gerisindeki Kiler-i Amire, Has Mutfak ve Helvahane kapıları ile açılır. İnce uzun bir iç avlunun üç yanına yerleştirilmiş şerbethane, reçelhane, helvahane, mutfaklar, aşçılar mescidi, yağhane ve günümüzde saray arşivi olarak kullanılan kiler ile karşıda aşçılar koğuşu bulunur. On bölüme ayrılmış olan mutfaklar 15. yüzyılda yapılmış, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman döneminde genişletilmiştir. 1574 yangınından sonra Mimar Sinan tarafından onarılmıştır. Mutfakların ahşap revaklı servis yolu ve ahşap koğuş yapıları 1920 onarımlarında kaldırılmıştır.
Babüssaade
Bu kapı Divan Meydanı’nı, padişahların sarayda selamlık hayatının geçtiği, iç saray teşkilatının ve saray okulunun bulunduğu mekanları içeren enderun Avlusu’na bağlar. Sultanı temsil eden bu kapı önünde cülus, bayramlaşma, arife divanı ve ayak divanı adı verilen tören veya olağanüstü hal toplantıları yapılırdı. Bu gibi olaylar dışında padişah bu kapıdan Divan Meydanı’na çıkmazdı.
Sohum Kalesi Kitabesi
Kitabe, Sultan III. Ahmed döneminde (1703-30) Karadeniz kıyısında yaptırılan Sohum Kalesi’ne aittir. Osmanlı – Rus savaşı (1877-78) sırasında Saray’a getirilmiştir. Manzum kitabenin başında Sultan II. Abdülhamid’in 1877 tarihli tuğrası vardır.
3.Avlu (Enderun Avlusu) Mimari Yapıları
Sarayın padişah için oluşturulan iç işleyişinin selamlık bölümü olan enderun, padişahın ailesiyle birlikte yaşadığı Harem ile birlikte “Harem-i Hümayun” olarak da adlandırılırdı. Fatih Sultan Mehmed (1451–1481) döneminde şekillenen Enderun Avlusu, padişaha ait yapıları içeren avlu ile padişaha ait köşklerin bulunduğu Sofa-i Hümayûn adı verilen mermer teras ve çiçek bahçesinden oluşmaktadır. Enderun Avlusu’nda ayrıca devşirme yoluyla saraya alınan iç oğlanların eğitim gördüğü Enderun Mektebi koğuşları vardır.
Arz Odası
Bâbüssaade’nin tam karşısında yer alan ve saçak sistemiyle bu kapıyla bütünleşen Arz Odası, Saray’da Padişahların devlet yönetimiyle olan ilişkilerinin somutlaştırıldığı en önemli mekandır. Bu odaya Arz Odası veya Arz Dîvanhanesi de denilir. Fermanlarda geçen padişah makamı anlamındaki “makam-ı muallâ” denen yerdir. Padişahlar, yabancı devlet elçilerini burada huzura kabul etmişler, sefere çıkan komutanlara Sancak-ı Şerif’i törenle yine burada teslim etmişlerdir. Arz Günleri denilen Pazar ve Salı günlerinde ve Dîvan toplantılarından sonra devlet erkânı ile özel toplantılarını burada yapmışlardır.
III. Ahmed Kütüphanesi (Enderun Kütüphanesi)
Enderun Saray Okulu’nda eğitim gören iç oğlanları için vakıf kütüphanesi olarak, Havuz Köşkü’nün yerine Sultan III. Ahmed (1703–1730) tarafından yaptırılmıştır. Enderun Avlusu’nun merkezinde yer alan Saray’ın ilk kütüphanesi olan bu binanın, cümle kapısı üzerindeki altı beyitlik Arapça manzume, ebced hesabıyla 1719 tarihini verir. Kitabede Sultan III. Ahmed’in, içinde kitapların toplanacağı bu binayı, bilim öğrenmeyi özendirmek ve sevap kazanmak için kendi parasıyla yaptırdığı anlatılmaktadır.
Fatih Köşkü (Enderun Hazinesi)
Fatih Sultan Mehmed’in 1462–63 yıllarında, Topkapı Sarayı planını oluşturacak şekilde yaptırdığı ilk yapılardan biridir. Saraydaki padişahlara ait diğer yapılar gibi burası da dörtlü mekan düzenine sahiptir. Fatih Sultan Mehmed’in seyir köşkü olarak yaptırdığı Fatih Köşkü kısa sürede hazine eşyalarının saklandığı bir mekan haline gelmiştir. Yavuz Sultan Selim’in, Mısır seferi sonrasında oldukça zenginleşen hazineyi muhafaza edebilmek için, teras ve revaklar, duvarlarla kapatılmıştır.
Hazine Koğuşu
Enderun avlusundaki saray hazinesinden sorumlu olan bu koğuşu Hazinedarbaşı yönetirdi. Ayrıca sarayın her türlü sanat ve zanaat eserlerini üreten Ehl-i Hiref teşkilatının da amiriydi. Hazine ile ilişkili olarak Fatih döneminden son döneme kadar saraydaki önemini ve varlığını korumuştur. Hazine Koğuşu binası ise 1856 yangınından sonra Sultan Abdülmecid’in emri ile yenilenmiştir.
Has Oda ve Kutsal Emanetler Dairesi
Fatih Sultan Mehmed (1451–1481) döneminde padişahların Enderûn avlusundaki özel dairesi olarak yapılan Has Oda (Hırka-i Saadet Dairesi), iki katlı ve dörtlü mekan düzenine sahip bir saray köşküdür. Girişteki ikili mekan, kubbe altındaki mermer şadırvandan ötürü Şadırvanlı Sofa olarak adlandırılmıştır. Dörtlü mekanın diğer iki bölümü ise birbirine ve sofaya kapılarla bağlanan kubbeli iki oda olarak tasarlanmıştır.
Ağalar Camisi
Ağalar Camisi, Fatih döneminde padişah, akağalar ve iç oğlanların ibadeti için yapılmıştır. Enderûn Avlusu’nun Haliç tarafında, Has Oda’dan sonra yer alır. Büyük orta mekanı 18. yüzyılda geniş bir beşik tonozla örtülmüştür. Dar kenarlarda iki mekan vardır. Has oda tarafındaki mekanda ayrı bir mihrap bulunur. Diğer yandaki mekan, Seferli, Kilerli ve Hazineli ağaların ibadetine ayrılmıştır. Büyük ibadet yerinin arkasındaki üç pencere harem mescidine açılır.
Kilerli Koğuşu
Fatih Sultan Mehmed tarafından Topkapı Sarayı tasarımı içinde, Fatih Köşkü ile Hazine Koğuşu arasında inşa ettirilmiştir. Kiler Koğuşu’nun amiri Kiler Kethüdası, saray mutfaklarından da sorumluydu. Kiler Koğuşu iç oğlanlarının görevleri, Padişahın yemeklerinin hazırlanması, sofrasının kurulup kaldırılması, padişaha yemek sunulan değerli mutfak eşyalarının muhafaza edilmesidir
İlk yapıldığında Kiler Koğuşu iki katlı ve ahşaptı. Zemini desenli taş döşeli koğuşun önünde mermer sütunlu revakı yer almaktaydı. Koğuş sakinlerinin ısınması için bir külhan ocağı mevcuttu. 1951-1967 yıllarında yapılan onarımlarda içi betonarmeye çevrilerek ve tamamen değiştirilerek Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü idare binası olarak hizmete açılmıştır. Bina halen Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır.
Kuşhane ve Harem Kapısı
Ağalar Cami ile Küçük Oda Koğuşu arasında 19. yüzyıl sonuna kadar küçük bir iç avlu olduğu bilinir. Bu avludan Kuşhane kapısıyla Harem’e geçilir. Günümüzde Harem Dairesi çıkışı olarak kullanılan kapının yanındaki mevcut Kuşhane, üst üste iki odadan meydana gelir.
Has Oda Koğuşu / Padişah Portreleri
Hırka-i Saadet Dairesi görevlileri için 19. yüzyılın ikinci yarısında Has Oda’nın enderun avlusundaki revakları bir tonoz ilavesiyle kapatılarak elde edilmiştir. Binanın içindeki sütun, kubbe ve taş duvarlar Fatih Sultan Mehmed döneminde (1441-1446/1451-1481) yapılmıştır.
4.Avlu Mimari Yapıları
Dördüncü Avlu veya Dördüncü Yer olarak adlandırılan Saray’ın bu bölümü, Lale Bahçesi ve Sofa-i Hümâyûn adı verilen terastan oluşmaktadır. Mermer Sofa da denilen havuzlu teras, 17. yüzyılın ilk yarısında Sultan IV. Murad (1623–1640) ve Sultan İbrahim (1640–1648) döneminde Haliç tarafına doğru genişletilerek yeni köşkler yapılmıştır. Mermer Sofa revakları bugünkü biçimini 1916’da almıştır.
Sünnet Odası
Saray’ın Galata’ya bakan en gösterişli cephesinde yer alan yazlık köşkün, Kanunî Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) yapıldığı düşünülmektedir. Padişahın yazlık odası olarak tasarlanmış bu saray köşkünün, Sünnet Odası olarak anılmasının sebebi, Sultan III. Ahmed’in ( 1703–1730) şehzadelerinin sünneti sırasında bu köşkün kullanılmasından kaynaklanmaktadır.
Revan Köşkü
Sultan IV. Murad’ın (1623–1640) Revan’ı fethetmesinin anısı için 1635’te yapılan köşk, Sofa-i Hümayûn’da Fatih Sultan Mehmed (1451–1481) döneminden beri var olan havuzun küçültülmesi ile kazanılan alanda yapılmıştır. Dönemin mimarbaşı olan Koca Kasım Ağa’nın yaptığı düşünülen, sekizgen plan şemasına sahip köşk, üç eyvanlıdır. Lale Bahçesi’ne bakan doğu cephesindeki iki eyvan arasında yer alan kameriyenin tavanında Kaside-i Bürde’den bazı beyitler yer almaktadır.
Bağdat Köşkü
Sultan IV. Murad’ın (1623-1640) Bağdat fethi anısına yaptırılan köşk, mermer terasın ucunda, daha önce burada var olan bir kule köşkün yerine, 1639 yılında muhtemelen Mimar Koca Kasım tarafından yaptırılmıştır. Köşkü çepeçevre saran kuşak yazıdaki ayetler, sarayın meşhur hattatlarından Tophaneli enderunî Mahmud Çelebi tarafından mavi zemin üzerine beyaz celî sülüs hatla yazılmıştır.
İftariye Kameriyesi (Mehtaplık)
Sultan İbrahim (1640–1648) döneminde yapılmıştır. Kameriye şeklinde olan tombak köşk, çıkıntı yapan konumuyla mermerlikten ayrılmış, alttaki bahçeler ile Haliç ve Galata’ya hakim bir konuma getirilmiştir.
Ramazan aylarında padişahların burada iftar ettiği düşünülür. Bu nedenle İftariye adını almış olmalıdır. Yaz aylarına rastlayan bayram törenlerinde padişahların Enderûnluların bayram tebriklerini burada kabul ettiği ve aşağı bahçede yapılan spor gösterilerini seyrettiği kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Sofa Köşkü
Sofa Köşkü, Kara Mustafa Paşa Köşkü ve Merdivenbaşı Kasrı isimleriyle anılan köşk, Sultan IV. Mehmed döneminde (1648–1687) yapılmıştır. Padişahların Enderunlu iç oğlanların spor müsabakalarını izlediği, toplantılar ve görüşmeler yaptığı köşk, geçirdiği onarımlardan sonra Türk rokokosu denilen üslubun ilk örneği olarak günümüze ulaşmıştır.
Sofa Camisi
Fatih’in Topkapı Sarayı’nı inşa ettirirken Üçüncü Yer Köşkü’nü inşa ettirdiği mekana daha sonraki dönemlerde; Çadır Köşkü ve Silahdarağa Köşkü yaptırılmıştır. Kanunî Sultan Süleyman döneminde Sofa ocağı ile birlikte Sofa Camisi’nin de yapıldığı kaynaklarda yer almaktadır.
Sultan II. Mahmud, Sultan III. Selim’in tahttan indirilmesi olayının Silahdarağa Köşkü’nde planlanması sebebiyle, 1809 tarihinde binayı yıktırarak, yerine Sofa Mescidini yaptırmıştır.
Mecidiye Köşkü
Topkapı Sarayı’na en son yapılan binadır. Sultan Abdülmecid tarafından 1859 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nın mimarı Serkis Balyan Kalfa’ya yaptırılmıştır. Köşke ilk olarak Yeni Köşk denmişse de zamanla Sultan Abdülmecid’e atfen Mecidiye Köşkü olarak adlandırılmıştır.
Hekimbaşı Odası / Baş Lala Kulesi
Fatih Sultan Mehmed döneminde, Doğu Roma dönemine ait kare mekan yok edilmeyerek sur duvarı üzerine inşa edilmiştir.
Hekimbaşı odası, Sarayın Birûn teşkilatına mensup sayıları 60–70 arasında değişen hekimler, kehhaller ve cerrahların başı olan Hekimbaşı’nın ismiyle anılan bir nevi eczanedir.
Esvab Odası
Mecidiye Köşkü ile aynı dönemde, 19. yüzyıl ortalarında Avrupa tarzında yapılmıştır. Padişahların tören kıyafetlerinin muhafazası için kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren sarayda padişahların kıyafetlerinin ve mücevherlerinin muhafaza edildiği Esvab Odaları olmuştur.
Harem ve mimari bölümleri
Arapça “herkesin girmesine izin verilmeyen kutsal yer” anlamına gelen harem, Müslüman ülkelerde mahrem aile yaşantısını tanımlar. “Harem” kelimesi iki farklı anlamda kullanılırdı. Birincisi “padişahın haremini” yani ailesini, ikincisi ailenin içinde yaşadığı mekanı ifade ederdi. Osmanlı yönetim anlayışına uygun olarak devşirme kapıkulu kadrosunun bir kanadını oluşturan saray hareminin amacı, hanedanı oluşturmasının yanı sıra, disiplinli bir eğitimden sonra cariyeleri, enderun mektebinde yetiştirilen ağalarla evlendirerek bir devlet aristokrasisi yaratmaktı.
Dolaplı Kubbe / Harem Hâzinesi / Haremeyn Hâzinesi
Harem Dairesi’nin ilk giriş mekânı olarak Sultan III. Murad (1574-95) döneminde inşa edilmiştir. Mekânda yer alan gömme dolaplarda, Surre alaylarında kullanılan kıymetli eşyalar korunurdu.
Şadırvanlı Sofa
1665 Harem yangınından sonra yenilenen haliyle günümüze ulaşmıştır. Harem Ağalarının denetiminde Harem’e giriş yeri olarak yapılmıştır. Bu mekâna Harem’i Has Bahçe’ye bağlayan Büyük Biniş ve Perde Kapısı, Harem Ağaları Mescidi ve Adalet Kulesi birer kapı ile bağlanır.
Kara Ağalar Mescidi
1665 Harem yangınından sonra yenilenmiştir. Sofaya doğru tonozlu ve pencereli bir koridoru vardır. Duvarlar, bitkisel bezemeli ve Kur’ân-ı Kerim’den ayetler içeren 17. yüzyıl çinileri ile kaplıdır. Mihrapta Kâbe ve kutsal yerlerinin tasvir edildiği çini panolar yer alır.
Kara Ağalar ve Kara Ağalar Taşlığı
Kara Ağalar ya da Harem Ağaları genellikle Habeş kökenlilerden seçilirlerdi. Hadımlar arasından seçilen Kara Ağalara Saray’ın ve Harem’in kuralları öğretilir, sıkı bir disiplinle eğitilirlerdi. Başlıca görevleri Harem’in kapılarında nöbet tutmak, giriş çıkışları kontrol etmek, arabalara refakat etmek ve izinsiz hiç kimseyi içeri almamaktı.
Musahibler Koğuşu
Padişahlara yakın olan kişilere musahib denirdi. Bu kişiler genelde padişah tarafından seçilen bilgili, kibar, nüktedan ve hazır cevap kişilerdi. Musahiblerin konaklaması için inşa edilen bu yapı kesme taştan çok katlı mekanlardan oluşur. Harem’in mali işlerini düzenleyen Hazinedar ağa ile cüce ağaların da bu mekanları kullandıkları bilinir. Klasik devirde çini kaplı olan duvarlar 19. yüzyıla sıva üzerine boyalı olarak ulaşmıştır. Taşlığa bakan cephenin bir bölümü çinilidir.
Kara Ağalar Koğuşu
Koğuş, bir koridorun iki tarafında, üç kat boyunca sıralanan odalardan oluşur. Alt katta taşlığa bakan zengin çini dekorlu odalar yönetici ağalara, üst kattaki odalar ise acemilere ayrılmıştır. Üçüncü kat 18. yüzyılda eklenmiştir. Odalar geç dönem manzara tasvirleri ve bitkisel motiflerle süslenmiştir. Koğuş önündeki revak 1660 onarımlarından sonra yükseltilmiştir.
Kızlar Ağası (Darüssaâde Ağası) Dairesi
16.yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir. Alt katında çinili ve ocaklı bir baş oda, hamam, kahve ocağı ve servis odaları vardır. Baş odadaki ocak 18. yüzyıl barok Avrupa çinileri ile kaplıdır. Üst katta çinili ve ocaklı mekanlar ile Kızlar Ağası’nın sorumluluğundaki Şehzadeler Mektebi vardır.
Cümle Kapısı
Harem’i Harem Ağaları bölümünden ayıran bu taçlı kapı, Harem’in üç ana bölümünün bağlandığı nöbet yerine açılır. Kubbeli ve kemerli açık bir sahanlık olarak Harem’in hanedan ve kadınlar kısmına giriş yeri halindedir. Buraya mermerden girift rumi desenli ve taçlı sembolik boş bir kemerle girilir. Kemer üzerinde 1667 tarihli bir ayet kitabesi yer alır. Sahanlığın yan duvarı Harem’in ünlü servili çini panosuyla kaplanmıştır. Aynalar 18. yüzyılda mekana yerleştirilmiştir.
Valide Taşlığı
Harem’i oluşturan yapıların saray hiyerarşisine uygun olarak toplandığı merkez avlusudur. Taşlık, 15. yüzyılda harem yapılaşması başladığında inşa edilmiş, Harem yapılarının çeşitli dönemlerde inşa ve yenilenmesiyle boyut değiştirmiş ve manzaraya kapanarak avlu haline getirilmiştir. Taşlık, çevresini sınırlayan dairelerde yaşayan Osmanlı hanedan fertlerinin karşı karşıya gelebildikleri tek yer olması bakımından da önemlidir.
Kadın Efendi Daireleri
Taşlığın Haliç cephesinde çinili ve ocaklı üç bağımsız daire, Kadın Efendilerin yaşadığı mekanlardır. Bu mekanlar harem kadrosunun tamamen buraya taşındığı 16. yüzyıl sonunda yapılmıştır. 17. yüzyılda revak araları kapatılarak üç dairenin giriş bölümü ayrılmıştır.
Valide Sultan Dairesi
Oğulları padişah olarak tahta çıkan kadınlar “Valide Sultan” ünvanını alırlar ve Valide Alayı denilen büyük bir törenle Bayezid’deki Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na gelirlerdi. Harem’in en üst düzey yöneticisi olan Valide Sultanların yetkileri, özellikle 17. yüzyılda İmparatorluğun başına çocuk yaşta geçen padişahlar döneminde son derece artmış ve “kadınlar saltanatı” denilen bir dönem yaşanmıştı. Valide Sultanlar oğullarının tahttan inmesi veya ölümü halinde tüm kadrolarıyla Bayezid’deki Eski Saray’a döner ve saltanatları biterdi.
Hünkâr ve Valide Sultan Hamamları
Çifte hamamların biri kadınlara diğeri padişahlara aittir. Mimar Sinan’ın 1580’lerde yaptığı sanılan hamamlar çeşitli onarımlar görmüştür. İç dekorasyonu 18. yüzyıl rokoko üslubundadır
Hünkâr Sofası
Harem’in selamlık bölümünün merkezini Hünkâr Sofası oluşturur. 1585’ten sonra Mimarbaşı Davud Ağa’nın yaptığı sofa, padişahların tören ve kabul salonudur. Hanedanın toplandığı eğlenceler, düğün, doğum törenleri burada yapılır, padişahlar Harem halkının cülus ve bayram tebriklerini burada kabul ederlerdi.
III. Murad Has Odası
Harem yapılaşmasında 1578-90 döneminin ilk ve en önemli yapısıdır. Kanuni Sultan Süleyman’a ait olduğu düşünülen Has Oda’nın yerine yapılmıştır. 1579 yılında Sultan III. Murad’ın emri ile Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Yapı yüzyıllarca padişahın özel dairesi ve resmî kabul salonu olarak kullanılmıştır. Klasik Osmanlı mimarisinin 16. yüzyılın sonunda yapılmış en ihtişamlı yapılarındandır.
1. Ahmed Has Odası
1608’de III. Murad Has Odası cephesine, yüksek kemerli ayaklar üzerinde yükselen kesme taştan yapılmış kubbeli bir Has Oda’dır. Dönemin baş mimarı Sedefkâr Mehmed Ağa’ya atfedilir. Girişi düz yeşil çini kaplı derin bir kemerle vurgulanmıştır. Pencere ve dolap kapakları sedef-bağa kakmalıdır. Soldaki pencere 18. yüzyıl başında, III. Ahmed Yemiş Odası’na giriş olarak değiştirilmiştir. Duvarlar yeşil rengin hâkim olduğu İznik Çinileri ile kaplıdır.
Yemiş Odası / III. Ahmed Has Odası
1705 tarihli odanın Sultanların yemek odası olduğu düşünülür. Edirnekâri çiçek ve meyve kompozisyonları ile bezenmiştir. Minyatür üslubundaki bu bezemelerde Batı resminin etkisiyle ortaya çıkan gölgeli boyamalar yeni bir üsluba işaret eder. Ahşap ve desenli tekne tonoz örtülüdür. Pencereler arasına kabartma ve ajur desenli mini ocak yapılmıştır.
Çifte Kasırlar / Veliahd Dairesi
17.yüzyılda ayrı tarihlerde yapılmış biri kubbeli, diğeri ahşap tavanlı, klasik ocaklı iki odadan oluşur. Girişteki odanın Sultan IV. Murad, içtekinin ise Sultan IV. Mehmed tarafından yaptırıldığı düşünülür. 18. yüzyıldan itibaren veliahd şehzade dairesi olarak kullanılmıştır.
Altınyol
İsmini tahta çıkan sultanların buradan geçerken harem halkına sikke dağıtması söyleminden almıştır. Harem’in 15. yüzyılda inşa edilen ilk bölümünü ve eksenini oluşturur. Padişahlar Enderûn’daki Has Odaları ile Sofa-i Hümâyun (Mermer Teras) terasına geçmek için bu yolu kullanmışlardır.
Cariyeler ve Kadın Efendiler Taşlığı
Cariyeler ve Kadın Efendiler Taşlığı 16. yüzyıl ortalarında Kara Ağalar Taşlığı ile birlikte inşa edilmiş, 1665 yangınından sonra yenilenmiştir. Harem’in en küçük avlusudur. Avluyu revak gerisinde cariyeler hamamı, çamaşır yıkama çeşmesi, mutfak, çamaşırhane, koğuş, kahve ocağı gibi hizmet mekanları ile Kadın Efendiler daireleri çevreler. Valide Sultan dairesi girişine 18. yüzyıl sonlarında batı etkili manzara resimleri yapılmıştır.
Gözdeler Dairesi ve Mabeyn Taşlığı
Sultan III. Osman döneminde (1754-57) padişahlar için Mabeyn dairesi yapılmıştır. Mabeyn taşlığı 18. yüzyıl ortalarında Gözdeler Dairesi’nin yapılması ile kadınlara açılmıştır. Sultan I. Abdülhamid döneminde (1774-89) üst kata kadın efendiler için odalar inşa edilmiştir.
Gözdeler Dairesi, bir podyum üzerinde 18. yüzyılın neo-klasik revaklarıyla yükseltilen bağdadi sofalı ahşap bir konak karakterindedir. Terasa bakan sıra odaları çıkma halinde konsollara bağlanır. Revak kemerleri içine kafeslerle açılan asma kat cariyeler koğuşudur.
Alt kattaki Sultan I. Abdülhamid dairesi, kısmen yıkılan I. Selim kulesi üzerine inşa edilmiştir. Tarihte hamamı ve mahfuz yapısı ile şehzadelerce kullanılan kule, Gözdeler Dairesi’nin yapımı ile Sultan I. Abdülhamid’in ailesiyle yaşadığı bir alan olmuştur.
Arabalar Kapısı / Kızlar Kapısı
Harem’in II. Avlu’da yer alan giriş kapısıdır. Kapı üzerindeki 1586 tarihli kitabede III. Murad’ın (1574-95) Harem’i genişlettiği yazılıdır. Üst düzey Harem kadınlarının yazlık saraylardan dönüşlerinde ya da oğulları padişah olan Valide Sultanların Harem’e girerken kullandıkları kapı olduğu için Kızlar Kapısı da denilmiştir.
Nöbet Yeri
Bu yöndeki diğer önemli yapı Nöbet Yeri’dir. Kuşhane Kapısı ile Cümle Kapısı’nı kontrol eden nöbetçilere ait olan yapı üç katlıdır. Bir yönü ile Cümle Kapısı’nda Kara Ağaların sürekli nöbet tuttukları asma kata bağlanır.
Cariyeler Koridoru
Harem’de kadınların yaşadığı kısma Cariyeler koridoru ile girilir. Mutfaklarda pişirilerek tablalarla gelen yemekleri karaağalar burada görülen tezgahlara, yerleştirirler, onlar çıktıktan sonra görevli cariyeler yemekleri Harem’e hiyerarşiyle dağıtırdı.
Topkapı Sarayı Ziyaret Saatleri
15 Nisan / 2 Ekim Yaz Dönemi
Gişe Yaz Açılış Saati: 09:00 – Kapanış Saati: 18:00
Yaz Ziyaret Açılış Saati: 09:00 – Kapanış Saati: 18:45
3 Ekim / 14 Nisan Kış Dönemi
Gişe Kış Açılış Saati: 09:00 – Kapanış Saati: 17:00
Kış Ziyaret Açılış Saati: 09:00 – Kapanış Saati: 18:00
Müze Salı günleri ziyarete kapalıdır. Ayrıca Dini bayramların birinci günü saat 13:00’e kadar hizmet verilmemektedir.
Topkapı Sarayı Giriş Ücreti 2024
Topkapı Sarayı 2024 Güncel Fiyat Listesi:
Topkapı Sarayı Müzesi : Yerli ziyaretçilere 200 TL yabancı ziyaretçilere 950 TL,
Harem : Yerli ziyaretçilere 80 TL yabancı ziyaretçilere 350 TL
Aya İrini Anıt : Yerli ziyaretçilere 60 TL yabancı ziyaretçilere 300 TL
T.C Vatandaşı olup 18 yaşından küçük olan ve 65 yaşından büyük olan kişiler, Engelli vatandaşlar ve yanlarındaki refakatçileri müzeyi ücretsiz ziyaret edebilirler.
Müzekart ile yıl boyunca sınırsız ziyaret gerçekleştirebilirsiniz.
Topkapı Sarayı Nerede? ve Nasıl Gidilir?
Adres: Topkapı Sarayı Müzesi, Sultanahmet – Fatih / İstanbul
Ulaşım: Topkapı Sarayı Müzesi’ne Kabataş Beyazıt – Eminönü ve Zeytinburnu istikametleri arası ve bu hatlara bağlı tüm tramvay hatlarıyla ulaşabilirsiniz. Kadıköy, Üsküdar gibi ilçelerimizden deniz yoluyla Eminönü’ne de gidilebilmektedir. Eminönü ulaştıktan sonra dilerseniz yürüyerek ya da tramvaya binerek buraya ulaşabilirsiniz. Tramvay ile gelecek olanlar ise Sultanahmet ya da Gülhane Parkın durağında inerek buraya ulaşabilirler. Konum bilgisi için tıklayın.
Dipnot: Hazır buralara kadar gelmişken İstanbul’daki Müzelere Yada Fatih’e kadar gelmişken, Fatih gezilecek yerler için oluşturduğumuz gezi listemize göz atmak isterseniz sizi şöyle alalım. :)