UNESCO Dünya Miras Listesinde Türkiye
Dünya üzerinde farklı yerlerde bulunan ve tarihi değere sahip eserlerin koruma altına alınması için UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi oluşturulmuştur.
Dünya genelinde 2015 itibariyle UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş toplam 1031 eser bulunmaktadır. Ülkemizde ise UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren 15 varlık bulunmaktadır.
UNESCO Dünya Miras Listesinde Türkiye
Bu yazımızda sizlere bu listede yer alan UNESCO Dünya Miras Listesinde Türkiye ‘ye ait eserler hakkında bilgiler vermek istiyoruz.
1 – İSTANBUL’UN TARİHİ MEKANLARI
İstanbul’da gezilmesi gereken yerler hakkında sitemizde detaylı bilgiler bulabilirsiniz. Bu yazımızda İstanbul’un UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş tarihi yerleri hakkında kısaca bilgiler vermek istiyoruz.
Tarih boyunca büyük imparatorluklara başkentlik yapan İstanbul’da pek çok kültürel ve tarihi eser günümüze kadar gelmiştir. UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1985 yılında dahil olan İstanbul, listeye 4 bölge olarak girmiştir. Bu bölgeler; Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı, Süleymaniye Koruma Alanı, Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Suları Koruma Alanı’dır. Bu sit alanları içinde Hipodrom, Ayasofya, Küçük Ayasofya Camii, Aya İrini, Süleymaniye Camii, Topkapı Sarayı, Zeyrek Camii gibi eserler bulunmaktadır.
2 – DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASI/SİVAS
Sivas’ta gezilmesi gereken en güzel yerlerden biri olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 1985 yılında dahil olmuştur. Divriği Ulu Camii, 1228 – 1229 yıllarında Mengücekli Beyi Ahmet Şah tarafından yaptırılmıştır. İslam dünyasının en önemli başyapıtlarından biri olan Divriği Ulu Camii, iki kubbeli olup bitişiğinde de darüşşifası bulunmaktadır. Divriği Ulu Camii, UNESCO’nun Dünya Kültürel Miras Listesi’nde bulunmaktadır.
3 – HATTUŞA (BOĞAZKÖY) – HİTİT BAŞKENTİ (ÇORUM)
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bir diğer önemli eserlerden biri olan Hattuşa, Hitit İmparatorluğu döneminde başkent olarak Anadolu’nun en önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Eski adı ‘Hattuş’ olan bölgenin Hititlerin egemenliğine geçmesinden sonra ‘Hattuşa’ adını almıştır. Yazılı kayıtlara dayanarak ilk Hitit kralı olan Anitta tarafından alınan şehir, sonraki yıllarda yine Anitta tarafından yıkılmıştır. Günümüze kadar gelmeyi başaran kalıntılar, tapınaklar ve surlar ise Büyük Kral IV. Tudhaliya zamanında yapıldığı bilinmektedir.
4 – NEMRUT DAĞI/ADIYAMAN
Gerek Adıyaman’ın gerekse ülkemizin gezilmesi gereken en önemli yerlerinden biri olan Nemrut Dağı’ndaki anıtsal heykeller, 1987 yılında UNESCO’nun Dünya Kültürel Miras Listesi’ndeki yerini almıştır. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan Nemrut Dağı yamaçlarına M.Ö 62 yılında Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırılan anıtsal heykeller, Hellenistik Dönemi’n en önemli eserlerinden birisidir. Kireçtaşı bloklarından yapılan ve 8-10 metre yüksekliğe sahip olan heykeller günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiştir. Bölgede kral mezarının olduğu bilinmekle birlikte henüz keşfi yapılamamıştır.
5 – XANTHOS – LETOON (ANTALYA – MUĞLA)
Xanthos: 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren Xanthos, Fethiye’ye 46 km mesafede bulunan Kınık Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Antik Çağ Dönemi’nde Likyalılar’ın en önemli idari merkezi olan Xanthos, ilerleyen dönemlerde Romalılar, Bizans İmparatorluğu himayesi altına da girmiştir. 7. yüzyıla kadar Bizans İmparatorluğu himayesinde kalan Xanthos’da Likya, Helenistik ve Roma döneminin etkilerini gösteren eserleri görebilirsiniz.
Letoon: Xanthos antik kentine 4 km uzaklıkta bulunan Letoon, Likyalılar’ın Antik Çağ’daki dini merkezi idi. Likyalılar’ın kutsal toprakları olan Letoon’da Leto, Apollon, Artemis Tapınakları ve bunların yanı sıra manastır, Roma Tiyatrosu kalıntıları da bulunmaktadır. Leto Tapınağı, Artemis ve Apollon’un annesi olan Leto’ya adanarak yapılmıştır ve günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Letoon Antik Kenti de Xanthos şehri ile birlikte 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki yerini almıştır.
6 – SAFRANBOLU/KARABÜK
Batı Karadeniz Bölgesi’nin şirin kentlerinden Karabük’ün en önemli turistik mekanı olan tarihi Safranbolu ilçesi, 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki yerini almıştır. Özellikle sahip olduğu konumu ile Karadeniz’i Batı’ya ve Orta Anadolu’ya bağlayan şehirde yüzyıllardır yaşam sürülmektedir. 14. yüzyıldan itibaren Türklerin himayesi altına giren Safranbolu, 18. yüzyıl ile birlikte Asya ve Avrupa arasındaki ticarette önemli merkezlerden birisi olmuştur. Özellikle tarihi ahşap evlerinin restore edilmesi ile günümüze kadar gelmeyi başaran Safranbolu, sit alanı ilan edilen nadir yerlerden biri olarak UNESCO listesine girmeyi başarmıştır.
7 – TROYA ANTİK KENTİ/ÇANAKKALE
Dünya üzerindeki en önemli antik kentlerden birisi olan Troya, 1998 yılında UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesi’ne girmiştir. Troya’da ortaya çıkarılan 9 katman, aralıksız 3000 yıllık bir geçmişi gösteriyor. Bölgedeki ilk yerleşimin M.Ö. 3000 – 2500 yıllarına dayandığı tahmin edilmektedir. Yüzyıllar içinde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Troya’daki son yerleşimin M.Ö. 85 – M.S. 8. yüzyıllar arasında Romalılar Dönemi’nde olduğu bilinmektedir. İlk kez 1871 yılında kazı çalışmaları başlanan Troya’daki kazı çalışmaları günümüzde de devam etmektedir.
8 – EDİRNE SELİMİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ/EDİRNE
İstanbul fethedilmeden önce Osmanlı Devleti’nin başkenti olan Edirne’de Mimar Sinan tarafından inşa edilen Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir. 16. yüzyılda Sultan II. Selim adına yaptırılan Selimiye Camii, Mimar Sinan’ın Ustalık Dönemi Eseri olarak da bilinmektedir. Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden olan Selimiye Camii, 4 minaresi ve büyük kubbesi ile muhteşem bir görselliğe sahiptir. Caminin iç tasarımında kullanılan malzemeler de birbiri ile mükemmel uyumda kullanılmış ve mimari sanatının en önemli eserlerinden birisi ortaya çıkmıştır.
9 – ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK KENTİ/KONYA
İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan Çatalhöyük Antik Kenti, 2012 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir. Çatalhöyük, insanlığın yerleşik hayata geçmesiyle birlikte tarım ile uğraşmasına tanıklık eden ilk yerleşim yerlerinden biridir. Toplamda iki höyüğün bulunduğu antik kentte, Doğu Höyüğü M.Ö. 7400 – 6200, Batı Höyüğü ise M.Ö. 6200 – 5200 yıllarına dayanmaktadır. Çatalhöyük aynı zamanda köy yaşamından kentsel yaşama geçişte de önemli bir kanıt olarak günümüze kadar gelmiştir. Bölgedeki evlerin en dikkat çekici özelliklerinden biri ise; evlere çatılardan girilmesi ve sokağı olmadan evlerin bitişik inşa edilmesini söyleyebiliriz.
10 – BERGAMA ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI/İZMİR
UNESCO’nun Dünya Kültürel Peyzaj Kategorisi’nde Miras Listesi’ne 2014 yılında alınan Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, toplamda 9 bileşenden meydana gelmiştir. Bu bileşenler; Pergamon, İlyas Tepe, Yığma Tepe, Kibele Kutsal Alanı, İkili, Tavşan Tepe, X Tepe, A Tepe ve Maltepe Tümülüsleri’dir. Helenistik Dönemi yansıtan anıtsal mimarisiyle Pergamon yerleşim alanı, şehir planlamacılığının en güzel örneklerinden birisidir. Yine Athena Tapınağı ve Trajan Tapınağı Helenistik Dönemi’n en dik tiyatro yapısı olarak dikkat çekmektedir. Helenistik Bergama Krallığı’na başkentlik yapan şehir, Roma İmparatorluğu Dönemi’nde ise Asya Eyaleti’nin başkenti olmuştur.
11 – BURSA VE CUMALIKIZIK: OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN DOĞUŞU/BURSA
2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu alanında; Orhangazi Külliyesi, I. Murad Külliyesi, I. Bayezid Külliyesi, I. Mehmed Külliyesi, II. Murad Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere toplam 6 bileşeni içine almaktadır. Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olan Bursa’da yüzyıllar boyunca ticaret, hanlar, bedesten ve çarşılar Osmanlı ekonomisi için büyük öneme sahipti.
12 – DİYARBAKIR KALESİ VE HEVSEL BAHÇELERİ
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden birisi olan Diyarbakır, sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikleri UNESCO Dünya Miras Listesi’ne sokmayı başardı. Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri, 7 bin yıllık geçmişine rağmen günümüze kadar orijinalliğini koruyarak gelmeyi başarmıştır. Hevsel Bahçeleri, 8 bin yıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve bu uygarlıkların izlerini günümüze kadar taşımıştır.
13 – EFES ANTİK KENTİ/İZMİR
UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki bir diğer önemli yer olan Efes; Çukuriçi Höyük, Efes Antik Kenti, Ayasuluk Tepesi ve Meryem Ana Evi olmak üzere 4 bileşenden oluşmaktadır. Antik çağların en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Efes, yaklaşık olarak 9 bin yıl boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Dönemin en önemli liman kentlerinden biri olan Efes, özellikle Helenistik ve Roma Dönemi’nde mükemmel mimarisi ve şehir planlaması ile ön plana çıkmıştır. Dini açıdan da çok önemli yapıtların bulunduğu Efes’te, Hristiyanların hac mekanı olarak kabul gören Meryem Ana Evi, günümüzde binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
14 – GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA/NEVŞEHİR
Ülkemizin ve Nevşehir’in en önemli turizm merkezlerinden olan ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır. Erciyes ve Hasan Dağı’nda püsküren tüflerin, rüzgar ve su ile aşınması neticesinde ortaya çıkan peri bacalarının içleri, kışın ılık, yazın serin olmasından dolayı 4 mevsim yaşamaya elverişli olmasıyla da dikkat çekiyor. Geçmiş dönemlerde baskılardan kaçan Hristiyan halkın bölgeye yerleşmesiyle Hristiyanlığın önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. UNESCO listesine giren alanlar içinde; Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karlık Kilisesi, Karain Güvercinlikleri, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı bulunmaktadır.
15 – PAMUKKALE – HİERAPOLİS/DENİZLİ
1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren Pamukkale – Hierapolis, Denizli’nin ve ülkemizin en önemli turizm noktalarından biridir. Denizli şehir merkezine 2 km uzaklıkta bulunan Hierapolis, Helenistik ve Hristiyanlık dönemlerinden kalma birçok kalıntı günümüze kadar gelmiştir. Yine bölgede şifalı olduğuna inanılan sular da bulunmaktadır. Hierapolis, M.Ö. II. yüzyılda Bergama Krallarından olan II. Eumenes tarafından kurulduğu rivayet edilmektedir. Geçmiş yüzyıllarda Frigya bölgesinin başkentliğini, Bizans döneminde ise Piskoposluğun başkentliğini de yapmıştır.